Phil Stutz’un “Grateful Flow” Tekniğinden İlhamla
⸻
Bazen kaygılarımız o kadar yükselir ki, zihin sanki sürekli bir alarm halindedir. Her şey ters gidebilir, bir şeyleri kaçırabiliriz, yeterince iyi olmayabiliriz…
Oysa tam o anda, Phil Stutz’un dediği gibi, “grateful flow” tekniğiyle yönümüzü değiştirebiliriz. Zihnin o çalkantılı yüzeyinden, kalbin sakin sularına doğru bir akış başlatabiliriz.
Grateful flow, minnettarlığı bir düşünce değil, bir hal olarak hissetmeyi öğretiyor.
Önce bir şey buluyorsun — küçük ya da büyük fark etmez.
Belki sabah kahvesinin kokusu.
Belki çocuğunun sesi, dostunun mesajı, evdeki kedin.
Sonra bir tane daha buluyorsun.
Ve bir tane daha.
Zihin bu akışa kapıldığında, kaygı yavaşça çözülüyor.
Çünkü minnettarlıkla aynı anda korkuyu, öfkeyi ya da endişeyi tutamıyoruz.
Yoga matında da aynısı geçerli.
Zorlandığın bir pozu tutarken, kasların titrerken, nefes daralırken…
O anda minnettarlığa yönelmek, bedeninle savaşmak yerine onunla barış içinde kalmanı sağlıyor.
Bir nefesin için, bir denge anın için, bir saniyeliğine bile olsa “burada” olabildiğin için şükretmek.
Grateful flow tam da bu:
Sürekli bulmak, hatırlamak, kalpte dolaştırmak.
Dersin sonunda, savasana’da belki hiçbir şey söylemeden o hissi tutmak yeterlidir.
Minnettarlığın söze gerek bırakmadığı, sadece hissettiğin bir alan…
Ve o an, kaygının yerini huzur alır.


